Los Angeles aka Melekler Sehri

Ben gecen Temmuz'da bir Los Angeles kacamagi yapmistim. Ondan bahsedeyim bugunku gezi yazimda.

Ilk once, cok yorgundum yine bu gezi oncesi. Buradan Kaliforniya'ya gitmek genelde 10 saat suruyor ucak aktarmalari ile ve artik cok isteksizce yapiyorum bu gezileri. Ustune ustluk 3 saatlik bir zaman farki var. Boyle olunca kucuk bir jetlag yasiyorum oradan buraya tekrar dondugumde. Yakinda maalesef yine bir Kaliforniya gezim var ve simdiden kafami hazirliyorum.

(Kaliforniya'ya ucar iken Arizona'daki Grand Kanyon uzerinden geciyoruz, gercekten doga harikasi bir yer. Ucaktan cok etkileyici gozukuyor. )


Los Angeles'e gittigimde soyledigim gibi yorgundum. Hollywood bulvarinda 1 gun gecirdim. Bu bulvarda sadece turistler gorulmekte. Garip tipler var ortalikta, cogu uyusturucu bagimlisi gibi duruyor uzaktan. Biraz sakat bir yer. Oyle ucuzcu Cin isi Hollwood tisortleri satan yerler var. Yani Hollywood da boyle bir caddeymis diyerekten dus kirikliklari ile gezindim, durdum bu caddede. Oskar torenlerinin yapildigi Kodak sinemasina gittim. Baska bir dus kirikligi yasadim. Hollywood bulvari, cok uzun ve kadirimlarinda binlerce yildizin yildizi var bildiginiz uzere. En unluler Kodak sinemasinin yanina yoresine yerlesmis. Oyle 4-5 blok yuruyunce yildizlardaki isimleri tanimiyorsunuz.



Ben gittigimde Micheal Jackson yeni olmustu. Herbir kosede Micheal Jackson tisortu satiliyordu. 2 gunde bir olum ancak bu kadar ticarete dokulurdu ABD'de.



Los Angeles'da yogun bir Meksikali populasyon var. Beyaz ABD'liler azinlikta. Benim sehirde azinlikta olan Meksika'lilar cogu zaman cok saygili ve hicbir zaman onlara onyargi ile yaklasmamisimdir. Ama Los Angeles'ta cogunlukta olan Meksika'lilar sinirlerimi hoplatacak kadar saygisiz ve kabaydi. Sikayet ediyorum yasadigim sehrin kucuklugunden ama kucuk sehirlerde insan kendini gercekten daha huzurlu hissediyor.

Los Angeles'da, Universal'in film studyolarini gezdim. Bu gezimin tek nedeni filmelere olan duskunlugum. Yoksa boyle yapay eglence merkezleri bana gore degil. Studyo'da en cok setleri dolastirdiklari turu begendim. Filmlerde kullanilan yuksek teknoloji ve muhendislik hayranlik uyandiriciydi. Action film severi olmadigim halde, CSI dizilerinin kasli erkekleriyle yapilan bol sulu, atesli, helikopterli canli sovdan da biraz keyif aldim. Bu 4 boyutlu Shrek ne hikayeymis diye merak ederdim. Koltuklar ozel dizayn ve oynayabiliyorlar Shrek'i gosterdikleri salonda. Diyelim Shrek filmde tukuruyor seyircilere dogru, birdenbire yuzunuze su sicratiyorlar onunuzdeki koltugun su haznesinden, iiiyyykkk oluyorsunuz. Baska da hiiiicbir esprisi yok olayin. Bu yapay eglence merkezleri hiiiic benlik degil, birkez daha kanitlamis oldum kendime. Bir kere, her sovun onunde boyle saatlerce bekliyorsunuz, cok yoruluyorsunuz, o kadar para verdiginiz icin de her birseyi yapmak istiyorsunuz, boyle olunca ogleden sonra tam bir yorgunluk abidesine donusuyorsunuz ve kesinlikle hicbirseyden zevk almiyorsunuz. ABD'de ya da dunyanin herhangi bir yerinde, bir daha yapay bir eglence merkezine gidersem de iki olsun diyorum.


Los Angeles'de Hollywood Bulvarinda yururken bir bakkala girdim birseyler almak icin. Bakkalda ABD'de gordugum en ucuz pastirma ve ABD'de hic goremedigim bizim oralara ozgu pastane urunleri vardi. Pastirma'yi soyleyis tarzimdan hemen Turk oldugumu anlayan Ermeni asilli Mike, bana Hollywood bulvari uzerinde bir Ermeni lokantasi tavsiye etti. Kac yildir buradayim, ama orada yedigim yemek kadar guzel bir yemek yedigimi pek hatirlamiyorum. Buralardaki Turk lokantalari cok fazla Orta Dogu yemeklerine kaymis, kebap+humus haricinde birsey onermiyorlar. Ama bu Ermeni lokantasi coook coook basariliydi. Onden getirdikleri lahana salatasi diye birsey de kesfettirdiler bana, bir aydir hergun lahana salatasi yapiyorum. Cok leziz. Bu lokantadan cikip taksiyle kaldigim otele gittim. Taksicide sansima Ermeni cikti. Boylece LA'de yogun bir Ermeni populasyonu oldugunu da ogrenmis oldum. Aintap'ta kokleri olan Yohannas en az bizimkiler kadar merakliydi kadin musterisine karsi. Bana yol boyu sacma sapan sorular sordu. Bunlar kisiseldi genelde. O yuzden sacma diyorum. Oyle Ermeni meselesi falan konusmadik. Ermenistan'dan gelmis, ekonominin iyi oldugu zamanlarda kuyumculuk yapmis, bu aralar sadece taksi soforlugu yapiyormus, cocuklarini geleneksel yetistirmeye calisip Los Angeles'in uyusturucu batagindan uzak tutmaya calisiyormus. 60 dakika suren yol hic bitmeyecek sandim, Johannes'un baskili kisisel sorulari ve kisisel hayati yordu beni.


Hollywood bulvari ve Universal turundaki fiyaskodan sonra, Pasedena'daki yuksek yildizli otelime yerlestim, katildigim konferans karsiliyordu tum masraflari sagolsun. Bir gun once Hollywood bulvarinda kaldigim hostelden sonra guzelim otelden hic cikasim gelmedi. Otelin havuzundan ve jakuzisinden cikip Los Angeles'in plajlarina gitmedim. Iste ben de yorgunluga yenik dusup otelden cikmayan tiplere donusmustum. Neredeydi ayaklarinin alti su toplayana kadar gezen nurvenur??? Aslinda, cok fazla filmde geciyor plajlar, ilginc olabilirdi. Ama kendimde gidip de plajlari goreyim enerjisi bulamadim. Pasedena'nin zengin sokaklarinda azicik turladim. Sonra Los Angeles macerama son verdim.



Son Soz: Los Angeles'de hic melek goremedim. Eger LA'de bir yerlerde melekler varsa, bu sehire biraz daha iyi bakin diyorum onlara. Kaliforniya'nin maddiyat agirlikli, kulturden yoksun, egitimden yoksun kaba insanlarla dolu sehirleri benden uzak olsun. Havalari serin olsa da ben New York-Boston civarinda daha mutlu hissediyorum kendimi. LA'e de umarim bir daha yolum dusmez diyerekten yazimi bitiriyorum.

No comments: