here we go again

Hayat sadece sonbahardan ibaret olsa...
Yapraklar kizarsa sararsa...
Disarida mavi bir gokyuzu olsa...


Gunes kizdirmadan isitsa...
Sari-kirmizi ormanlarda yuruyus yapsam...
Arabamla kaybolsam iki yani agacli yollarda...


Yavaslayip nefes alsam...
Yasadigim icin sukretsem...
Tekrar sonbahara kavusmak istesem...


Here we go again calsa arabada...


Sonsoz: Sonbahar seni seviyorum, hep sevecegim, mevsimlerden en cok seni sevecegim.... Fotograflar gecen sene Connecticut'tan, 2 yildir yasadigimdan eyaletten.

The Best Offer/ En iyi teklif

Artik cok fazla film izleyemiyorum cocuk yuzunden, ama cok ozluyorum guzel filmleri izlemeyi. Sinemaya gitmeyeli asirlar oldu. Umarim o gunler yine gelecektir. Ayda bir film seyredersem mucize. Iste boyle zaman kitliginda, guzel bir film bulup ondan doyasiya zevk almak muhim. Gereksiz zaman kayiplarina yer yok. Sansima the best offer'i izledim ve dort kose oldum zevkten. Hem sanat, hem gizem, hem ask, hem robotlar var. Daha ne olsun.


Filmde bir muzayedeci var, kapilarini baskalarina kapatmis, gizli odalarinda muhtesem kadin resimleri biriktiren ve bu kapiyi da kimseye acmayan. Muthis bir koleksiyonu var, bakmaya doyulmacak cinsten.


Kimseye acmadigi hayati agorafobik(disari cikma korkusu) olan, gizemli bir kadin tarafindan alt ust oluyor. Onun gizemine kendini kaptiriyor, Hayatinin ilk askini yasiyor, kapilarini kadina aciyor. Muthis bir degisim geciriyor film boyunca.  Sonunda her asik gibi sarsiliyor. Seyirci olarak biz de sonunda yaralanmis hissediyoruz. Bizim de kafamiza tokmak iniyor. Sersemligi atmak icin filmle ilgili butun bilgileri topluyoruz, tekrar seyretmek icin can atiyoruz. Tek seyir yeterli degil film icin. Simdi acip seyretmemek icin kendimi tutuyorum.


Film boyunca gordugumuz resimler olaganustu. Hepsi kadin portresi. Hepsi farkli. Cogu gizemli kadinlari, cogu huzunlu. Bu resimlerle sanatsal bir keyif de aliniyor.

Film boyunca muzayedeci bir robotun parcalarini topluyor. 17. yuzyilda carklilarla calisan ilk robot diye tanitiliyor filmde. Sorulan sorulara dogru cevap verdiginden bahsediyorlar ve bu robotun Vaucanson'a ait oldugu soyleniyorlar. Robot tamamlanirsa cok degerli bir eser olacagini soyluyor muzayedeci. Robotun carklilari zamanla yerine oturuyor ve robot tamamlaniyor, bununla birlikte bizim karakterimize orulen kumpas da tamamlaniyor.


Dogrusu Vaucanson adini hic duymamistim. Film sonrasi arastirdim biraz. Cok enteresan robotlar icat etmis. Otomato konusunda ilklerden. 1700'lu yillarda robotlar yapmis. Mesela bir otomatik ordek yapmis, su iciyor, bagirsaklari var ve yedigini hazmediyor. Cok enterasan. Vaucanson ilk android(insana benzeyen robot) yapmis ve bu robot flut calmis. Vaucanson'u robotikte digerleri izlemis.

En onemli robotlardan biri 1820'de yapilan "The Turk" veya "Mechanical Turk". Bu robot karsisindaki ile satranc oynuyabiliyormus. Icindeki carkli sistemle, Osmanli kiyafetlerine burunmus robot hareket ediyormus ve hamle yapiyormus. Seyircilere robotun ici ve beyni gosterilip, icinde insan olmadigina inandiriliyormus. Ama aslinda arkasinda bir insan, robotun hareketlerini yonlendiriyormus. Bu ilk islem yapmaya tasarlanmis robot onemli bir adim tabii.

Ama benim icin en onemlisi bugune kadar cokca kullandigim Amazonun Mechanical Turk'un isminin nereden geldigini anlamak oldu. Bu filmin actigi kapilarla artik Amazonun Mechanical Turk'unun isim babasini anlamis oldum. Amazon'un MTurk urununde, bilgisayarca yapilmasi hala zor olan gorevler,  insanlar tarafindan ucuz bir sekilde yapiliyor. Mesela bir resimde hangi nesnelerin oldugunu insanlar sisteme giriyor ve bunun karsiliginda para kazaniyorlar. Hala algoritmalar tum nesneleri bulamiyor cunku. Kalabaligin gucu ile nice zorlu gorev cok cabucak ve dogru bir sekilde bitiyor. Yani bilgisayarin arkasinda insanlar var ayni satranc oynayan Mechanical Turk robotunda oldugu gibi.

Son soz: Uzun zamandir en cok etkilendigim filmlerden biri oldu. Viyana'daki ve Prag'daki mekanlar super zaten. Filmin oykusu insani icine cekiyor ve etkiliyor. Cok begendigim bir film oldu.

Ilkler ve tekrarlar

Anne-baba olmanin en keyifli anlari kucuk bir insanin ilklerine sahitlik etmek. Onun ilkleri, onun basarisi. Ama bizim anilarimiz. O hatirlamayacak ilk emeklemesini, ilk adimlarini, ilk kelimelerini ve daha nice ilklerini. Ama bizim gozumuzun onunden gitmeyecek cogu ilki belki de. Belki de gidecek kimbilir, insanoglu bu, herseyi unutur.


(Resim: Picasso, Ilk Adimlar, Yale Muzesinden, gorunce etkiledi beni, elinden tutup onu yuruttugumden. Annenin gozunde sevgi ve sabir varken, cocugun kocaman gozlerinde heyecan ve sevinc oldugundan.)

15 aylik oldu kizim ve onunla gecirdigim birebir zamanlarda beni hep sasirtiyor. Yeni bir becerisini ortaya cikariyor. Eger uzun zamandir beceremedigi bir beceri ise gururla kendini alkisliyor. Kendisi de mutlu oluyor bu basariyla. Babasi yanimda degilse, bugun ilk kez sunu yapti diye rapor ediyorum ona hemen. O da bana. Bugun kuslari kovaladi ilk kez diyor, kaykaydan kendi basina kaydi diyor, ilk kez Cin yemegini cubuklarla yedi diyor. Ben ona ilk kez sekillerini kutusuna koyabildi diyorum, ilk kez beni optu, ilk kez opucuk atti, ilk kez evi supurdu elimden supurgeyi kacirip....

Bir de binlerce kere yaptigi seyler var. Nasil zevk aliyor anlatilmaz ayni seyi tekrar tekrar yapmaktan.  Battaniyesini ustune ortup uyuma taklidi yapiyor defalarca, defalarca... Bazi kitaplari var mesela. Ozellikle ordek iceren kitabi. O kitabi kac defa okudum bilmiyorum. Her defasinda tum ordekleri bana gosteriyor ve oodekk diye bagiriyor. Sanirim 1000 kez okumusumdur. Merdivenleri iniyor, cikiyor, iniyor, cikiyor, donguye giriyor. Tas topluyor, gole tas atiyor, sonra tekrar tas topluyor, sonra tekrar, tekrar... O motor becerilerini gelistiriyor, dunyayi kesfediyor, beynine kaziyor yenilikleri. Guluyor, egleniyor. Biz onun kesiflerine sahitlik yapiyoruz.

Calisan anne olarak maalesef kendime ayiracak zamanim kalmadi. Is disindaki hayatimda sadece bebek kitaplari ve bebek muzikleri ve oyunlar var. Allahtan arada bir soyle bebek albumlerine denk geliyorum da benim ruhum biraz besleniyor. Yo-yo Ma ve Bobby Mcferrin'in Hush albumunden Andante.




Sonsoz: Bir insanin buyumesine sahitlik yapmak cok zevkli, ona hayat yolculugunda yoldaslik yapiyoruz, o da bizim kendi yolculugumuzda kendimizi biraz daha kesfetmemizi sagliyor. Iyi ki varsin yavrucum.