Dogal yasamlarinda Hayvanlar

Costa Rica'nin tropikal ormanlarinda bol bol hayvan gorduk. Bunlarin cogunu daha once hic gormemistim.


Costa Rica denilince ilk once maymunlar geliyor akla. Bir daldan otekine atlayan, cigliklar atan oyunbaz hayvanlar onlar. Cogu zaman agaclarin en tepesindeler. Farketmek pek de kolay degil. Biz onlari gorme umudumuzu kaybettigimizde yere dusen birkac yaprak farkettik. Yukarilara bakarken bir hareketlenme farkettik ve beyaz suratli maymunu gorduk sonunda. O agacin altinda biraz oturalim dedik. Maymun da bizi farketti asagilara inmeye basladi ve bizim muzlari goturdu. Dogrusu ben hafif tirstim bu maymundan. Iste burada maymun kardes.


Simdi bu maymunlar agaclarin tepesinden meyveleri dokuyorlar. Yere dokulenleri agouti diye su hayvan yemekte. Kuyruksuz sincabi animsatmakta bu hayvan.



Ormanin cikisinda coati denilen su hayvani gorduk.



Yine ormanin yuksek agaclarinda Sloth denilen tembel mi tembel bir hayvan yasamakta. Cogu insan bu hayvani pek sevimli bulmakta. Oyuncak Slothlar cok fazla alici buluyordu Costa Rica'da. Cok tembel olduklarindan ve pek hareket etmediklerinden bu hayvanlari gormek cok zordu. Bir de tutunduklari dallarla kendi rengi neredeyse ayni. Uzun el tirnaklariyla devamli kendini kasiyor.Yorulup oturtugumuz bir anda yukarilara bakinca kesfettik.


Ormanda tabii bol bol surungen gorduk. Ormanin girisinde bir tane iguano ile karsilastik. Bunun cok daha buyugunu de gorduk ama onun fotografini cekemedim.


Tabii bol bol selender, kertenkele cinsi de gorduk ormanlarda. Bunlari gormek hakikaten muthis bir yetenek gerektiriyor, ustunde bulunduklari ortamla neredeyse ayni renkteler. Ormandaki cogu hayvan oyle. Umdugumuzdan cok daha az hayvan farkedebildik ormanlarda.

Costa Rica'da rengarenk kelebekler var. Boyutlari devasa. Ama hic bir yerlere konduklarini gormedim, o yuzden de cekemedim fotograflarini. Onun yerine bir tirtil geliyor.

Costa Rica tam bir kus cenneti. Ormanlarda rengarenk kuslar yasiyor. Ama yine biz pek birsey goremedik. Rehberler sabahin kor vakitlerinde veya aksamlari tur duzenleyip bunlari turistlere gosteriyor. Biz hicbirine katilmadigimizda su kuslarla idare ettik.

Vahsi hindi

Hummingbird (Sinek kusu)

Surada da iki saniyelik hummingbird videosu. Uzun olan video maalesef bulanik cikmis.


Sazliklardan havalanan balikcillar


Insanlarin olgunlasmasi icin astiklari muzlara gelen su kuslar



Ve benim icin nedense en korkuncu olan akbaba. Su kusun ihtisamina bakin.

Bu akbabayi gordugumun gecesi, ruyamda bunlar bana saldirdi pek korkunc bir ruyaydi. Otobusle bir yere giderken de 15-20 akbabayi bir kopek olusu yerken gorduk, epey etkileyici(hafif urkunc) bir goruntuydu.

Bir tane de Toucan diye bir kus gorduk, daha dogrusu gagasini gorduk, govdesini goremedik. Ama ormanin en renkli hayvanlarindanmis. Iste bir fotografi. Bu benim fotografim degil.


Bunun haricinde karinca ordularina da rastgeldik, bazilari kirmizi govdeliydi, bize saldirmadan kactik bulunduklari bolgeden. Yilan yuvalari da gorduk bir iki. Bir yilanin suzulup yuvasina hizlica girmesine denk geldik. Ben sadece suzulusu farkettim, yilani goremedim.

Yagmur ormanlarinda jaguarlar da yasiyormus, ben sahsen gormedigime uzulmedim:) Cogu kusu da sadece duyduk ormanda. O jungle icinde kucucuk yesil bir kusu gorebilmek samanlikta igne aramak gibi. Mesela kirmizi gozlu 2 santimlik bi kurbaga cok meshur ama yapraklarin altinda olurmus, yani o kurbagayi gorebilmek imkansiz gibi.

Sonuc: Dogadaki hayvanlari, oyle hayvanat bahcesindeki gibi zink diye goremiyorsunuz. Ilk iki gun yagmur ormanlarinda hic hayvan goremedik. En son gittigimiz Manuel Antonia Dogal parkinda cogu hayvani gorduk. Hayvanlar, doganin renkleriyle muhtesem bir sekilde kamuflaj oluyorlar. Kendilerini korumada cok basarililar. Sessiz olup hareketsiz durunca hayvanlar sakin oluyor ve kendini gosteriyorlar. Cok fazla da korkmaya gerek yok, her can bir sekilde kendini koruyor ve yasama gayretinde. Oyle insanlar gelsin de saldirayim demiyorlar.

Costa Rica'dan izlenimler

Costa Rica'daydim, dondum. Orta Amerika'da hem Pasifik'e hem Atlas okyanusuna kiyisi olan, her bir bolgesinde yagmur ormanlari bulunan, volkanlari hala aktif olan bir ulke Costa Rica. En guzel yani Turklerden vize istememesi. Ilk kez vize pesinde kosmadan bir ulkeye gitmenin rahatligini yasadim.


Dili Ispanyolca. Cogu insan Ingilizce konusmuyor, bu hosumuza gitti. Yabanci bir ulkede oldugumuzu hissettik. Insanlari genelde cok arkadas canlisi. Ulke cok Amerikanlasmis. Hatta obezlesmis. Halk da ne zengin ne fakir orta halli.



Yemek kulturu cok zayif. Cok fazla fast-food restorani var. Kalvaltida siyah fasulyeli pirinc pilavi yeniyor. Marketler de Amerikan mallari ile dolu. Tropikal meyve yemekten bir hal oldum. Bizim normal meyveler(elma-armut-portakal vs..) ve sebzeler orada cok pahali. Muz, mango, ananas, avakado ve adini bilmedigim onlarca meyvenin tadina baktik.


Amerika'ya yakin olmasindan kaynakli cok fazla Amerikan turist var. Ama Avrupa'dan da cok fazla turist vardi. Turistlere 3 kurusluk sey 15 kurus oluyor. Bize Amerika'dan daha pahali geldi. Ulkeden cikarken cikis vergisi odedik. Turistleri soyup sogana cevirmede cok basarililar. Tur rehberleri ve taksi soforleri ac gozlu. Ama onlarin haricinde diger insanlar yardimsever.


Ekvator'da olmasindan mutevellit yaz kis 12 saat gunduz 12 saat gece yasaniyor. Hayat hergun 6'da basliyor. Aksam 6'da gun batiyor. Kis saati uygulamasi diye birsey yok tabii.Ocak Subat oranin Temmuz Agustos'u gibi. Havalar 30 derece civariydi. En kalabalik sezon simdiymis.




Hayatimda gordugum en siddetli gel-gitleri (med-cezir) burada gordum. Deniz neredeyse 50 metre geliyor. Esyalari denizden 20 metre uzakliga koymustuk, 15 dakika icinde deniz bizim esyalari sirilsiklam etmisti. 


Biz San Jose-Monteverde-La Fortuna-Manuel Antonia National Park-San Jose rotasini izledik. Monteverde'de yagmur ormanlarini, La Fortuna'da aktif volkani, Manuel Antonia'da doga parki ve plajlari ziyaret ettik. San Jose baskenti, orada zaman gecirmek de guzeldi.



Her sehri ayri ayri yazmayi planliyorum.

Birkac Oskar adayi film

Oscar adaylari aciklandi bir bir. Odule aday gosterilen cogu filmi izlemisim. Filmlerin bir ustunden geceyim dedim.


Social Network: Bu filmi izledikten sonra facebook uyeligimi iptal ettim. Bu kadar ruh hastasi bir adamin sahip oldugu bir siteye uye olmayi bunyem kabul etmedi. Zaten Facebook'un artik cilki cikmisti, bahane ariyordum cikmak icin. Herneyse, filmde Jesse'in performansi iyiydi. Zaten hizli konusan bir tip. Normal davranislari Mark'tan pek farkli degil. Ciktigi programlarda da konusmadan bihaber. O yuzden ne kadar iyi oynamis bilemiyorum. Zaten Mark da kendisi gibi bir tip. Kisisel sinirlarini astigini dusunmuyorum bu rolle. Justin Timberlake 'sinir bozucu Sean Parker' rolunu gayet iyi oynamis bence. Allah beni bu Sean Parker ve Mark Zuckerberg gibi tiplerden uzak etsin. Film,  avukat dizileri standardinda bir filmdi. Bizim labda sosyal aglarla ilgili arastirmalar yapiyoruz, o yuzden tum arkadaslar hemen gormek istedi filmi ama herkeste bir hayal kirikligi.10 uzerinden 5 veriyorum.



127 saat: Simdi bu filmle cok fazla kisisel iliskilendirme yapabilirim. Neredeyse, ben de her hafta dogada yuruyusu (hiking) yapiyorum. Baska her tur doga sporuna da az cok karistim. Filmi, sehrin doga yuruyusu grubuyla izleyecektim. Ama cogu uye, "bu tur bir salaklik yapan bir adamin oykusune para vermem" gibi cok sert elestiriler getirdiler. Ben de onlar para vermiyorsa ben de vermem dedim, gitmedim. Bu Aron Ralston zamaninda cok unlu olmus ve bu isi yapan insanlardan da cok elestiri yemis. Doga'da belli patikalar var burada, bu patikalardan cikmak etik degildir. Hele bu patikalarin disina tek basina kimseye haber vermeden cikmak hic akil kari degildir. Bu yuzden yaptigi cok yanlis. Filme gelecek olursam. Utah goruntuleri super. Utah'da Monument Valley'e gitmeyi ben de cok istiyorum. Umarim gidebilirim bir iki yila kadar.


Filmde Aron'un yasadigi duygular ve gecmise donusler cok iyi yansitilmis. Bazen, korkunc birsey olur, buyuk bir kaza gecirirsiniz kucuk bir hata ile. Beyniniz devamli o hatadan bir iki saniye oncesine gitmek ister, o zamana gidip o hatayi yapmamayi istersiniz. Tekrar tekrar yasarsiniz o birkac saniyeyi. Olayin oncesine gidersiniz, son 15 dakikayi analiz edersiniz, o gun olanlari analiz edersiniz. Beyniniz, kazayi degistirmek icin her turlu senaryoyu uretir. Soyle yapsam, boyle olmayacakti, dersiniz. Zaman duygusunu kaybedersiniz, kabuslar gorursunuz. Anlik tesadufleri bir bir degistirmek istersiniz. Bazen araba'da solunuza bakmazsiniz, bir araba gelip carpar, belki en sevdiginizin yasamina mal olur o saniyelik hata. Bazen sinavda baslangicta yaptiginiz kucuk bir hatadan dolayi sifir alirsiniz, beyin o hatayi duzeltmeye calisir. Ayaginizi bastiginiz yer bazen size oyun oynar ve olumle yuz yuze gelirsiniz. Iste bu geri donme anlari, pismanliklar, kriz anindaki yaklasimlarimiz, filmde cok cok guzel aktarilmis. Aron'un dusus anindan itibaren onun kafasindan gecenler aktarilmis film boyunca. Once sadece bir tas deyip olayi ciddiye almamasi, cikacagindan emin olmasi, zamanla o tasin 360 kilo oldugunun bilincine varip cikamayacagini anlamasi, o tasin agirlastikca agirlasmasi, kabuslari, hayatinda yaptigi hatalarina donusleri, olumu kabullenmesi, kolunu kesmesi cok guzel anlatilmis. Bu filmi, gonul rahatligiyle psikilojik gerilim kategorisine sokabiliriz. Gercek Aron'un videosunu koyacaktim da, yasadiklarini anlattigi videoyi izlemeye yuregim dayanmadi. Velhasil guzel bir film. Tavsiye edilir.



Inception: Bu filmin IMDB'nin ilk 10'unda olmasina inanamiyorum. Simdi bazi aksiyon filmleri vardir, kendi icinde tutarlidir, bir amaca hizmet ederler. Mesela, ayni yonetmenin (Christopher Nolan) Batman filmini cok sevmistim, Joker'e hayran kalmistim. Ama bu film ne amaca hizmet ediyor anlamadim. Ruya icinde ruya. Ruyalardan fikir calma. Ruyalar araciligiyla beyinlere fikir yerlestirme. Ben de ruyalari sevdigimden izleyim bari demistim filmi. Ama hic sevemedim. Filmin amaci, yakinda olecek zengin bir adamin oglunun kafasina 'babanin sirketini farkli yonet' gibi 'kimseyi ilgilendirmeyecek' bir dusunceyi asilamak. Zaten boyle sacma bir amac bulduklarindan filmden bastan koptum. Diger aksiyon filmleri dunyayi kurtarmaya falan calisiyor, biraz daha anlamlilar. Her neyse, Juno'daki hamile kizimizi da ruya mimari olarak hic goremedim. Hicbir inandiriciligi yoktu. Zaten yapa yapa, kayak merkezi dizayn etmis. Diger oyuncularin da bazilarina ne gerek vardi diye dusunmeden edemedim, Yusuf mesela. Filmde, sevdigim nokta baslangictaki birkac mimari iluzyondu. Bir de, islamda da mevcut olan "bu dunya fani, bir ruyada yasiyoruz, asil yasam biz oldukten sonra basliyor" dusuncesinin hakim olmasi. Oldugunde ruyadan gercek yasama gececegine inaniyorlar filmde. Filmin alternatif bitisini "how should've ended" komik bir sekilde anime etmis. Bazen bu alternatif bitisler beni gulduruyor.



Simdilik bu kadar yazayim.

kus gunlugu

Bugun hava guzeldi. Ben de doga yuruyusune ciktim. Kus cennetimsi bir yer var bir parkin icinde, bugun orada yuruyus yaptim. Irmak kenarinda oldugundan kuslar seviyor o bolgeyi. Doga, bu aralar cok olu oldugundan cok fazla kus yoktu. Ama yine de su kuslari gordum.

-Kirmizi govdeli agackakan. Ilk kez goruyorum bu kusu. Pek guzeldi. Gunun en guzel surpriziydi bana.

-Mavi balikcil: Nehir kenarinda kocaman kanatlari ile suzulmesi muhtesemdi. Gordugum en guzel kuslardan biri kesinlikle.


-Cardinal: Bu kus bizim universitenin de sembolu ayni zamanda. Okuldaki her birseyin ustunde bu kus var. Gagasina yakin siyah bir bolge. Bu bolgeden oturu pek bir kizgin gozukuyor. Ama cok sevimli. Sesi de muthis.

-Normal agackakan: Cocuklugumun cizgi filmlerinde neden agackakan olurdu sorusuna ABD'de yanit buluyorum. Amerika'nin dogal yasaminda cokca karsilaniyor agackakanlara. Turkiye'de hic gormemistim. Bu kus oyle kendini cok gostermiyor. Doga yuruyusunde bir agacin kakilma sesini duyuyorsunuz. Saga, sola, havaya bakiyorsunuz, bir turlu goremiyorsunuz. Gagasiyla hic durmadan agaclara delikler aciyor.Orman muziginin bir parcasi, onun agac kakmasi.
Sonsoz: Kuslar en sevdigim hayvanlar. Onlarin sesi olmayan bir dunya ne kadar tek duze olurdu. Iyi ki varsiniz kuslar.