saplantili muzik-damdaki kemanci

Bazen boyle oluyor. Saplantili bir sekilde kendimi ayni parcayi dinlerken buluyorum. Dinlemedigim zamanlarda ise ya ezgisi ya sozleri dilimde. Bir ara o kadar cok Bohemian Rhapsody'yi dinledim ki artik duydugumda eskisi kadar mutlu etmiyor beni. Bilmiyorum nedeni ne bu saplantili sekilde ayni sarkiyi dinlemenin.


Bu haftanin saplantili sarkisi damdaki kemancidan "to life to life l'chaim" idi. Bu hafta 100 den fazla dinledim bu sarkiyi. Bugun artik kusma asamasindayim. Ama hala dinleme istegi var icimde.

 

Bu sarkiyi dinlerken damdaki kemanciyi daha once izlemedigimi farkettim. Sadece filmdeki unlu sarkilari biliyorum "Ah bir zengin olsam gibi". Bu yuzden, bu hafta oturup 1971 yapimi damdaki kemanciyi izledim. Filmin atmosferi cok hos. Tam bir donem filmi. Oyunculuklar sehane. Rus isgalinin altinda bir yahudi koyunun yasam sekli, gelenekleri anlatilmakta. Teyve, bes kiz babasi, sutcu, fakir. Ayni zamanda Nasrettin hoca gibi sozu gedigine koymanin ustasi. Kizlar yuvadan teker teker ucmakta. Iyi gunde kotu gunde birbirinden kopmayan koy halki, Ruslarin emri ile birbirlerini gormemecesine gocuyorlar topraklarindan. Insanin tum yasamini gecirdigi, binlerce aniyi biriktirdigi topraklardan surulmesi pek aci. Sonu huzunlu bitse de genelde neseli bir film.

Filmde sevdigim sarkilardan biri, Sunset-Sunrise. Genelde dugun torenlerine karsiyimdir, benim icin anlamsiz bir seramoni. Ama bu sahne ile, anne babalar icin o seramonini onemini biraz kavradim.

Su sarkida, Sevdikleri topraklardan uzakta yasayanlar icin gelsin.



Sonsoz: En iyi muzikal filmlerden biri damdaki kemanci. Ask, hasret, ayrilik, gozyasi var. Ama daha otesinde "baskalari" ile empati kurmamizi sagliyor bu film. Topraklarindan zorla surulen, mubadeleler sonrasi yasamlari altust edilen "digerleri" de bizim gibi ve biz de digerleri gibiyiz....

yeni can


Su anda dizimin dibinde uyuklayan Niko hayatimi tamamiyle isgal etmis durumda. Son iki haftadir eve yeni bir can eklendi. Ilgiye, sevgiye, oyuna bolca ihtiyaci olan ogrenmeye acik bir oglancik. Isten eve donmelerime torene ceviriyor, ama ise gitmelerimdeki aglayislari icimi dagliyor. Onu evde tek basina birakmak pek aci. 
Onu yuruyuse cikartinca o kadar cok insan durup seviyor ki, bebeklere gosterilen ilgiye yakin bir ilgi. Once durup seviyorlar, sonra kendi kopeklerinden bahsediyorlar. Yolda devamli birileriyle konusuyorum Niko sayesinde. Bir de yolda karsilastigimiz diger kopekler var. Durup koklasiyorlar bir sure. Sevdilerse birbirlerini oynamak, bogusmak istiyorlar. Amerika'da kopek parki diye bir kavram var. Kopeklerin serbestce kosup oynayacagi parklar. Ilginc bir yer. Tum kopek sahipleri kendi kopekleri hakkinda saatlerce konusuyorlar. Hepsi devamli bana ogut veriyor. Yeni anne olmusum da diger annelerden ogutler dinliyorum gibime geliyor. O kadar yeniyim ki kopek sahibeliginde, devamli youtube'dan videolar izliyorum. Cok faideli oldular.


Niko'yu uzun aramalar sonucu bulduk. Eve 10 kilodan fazla kopek alamiyorduk. Bir sart buydu. Benim sartlarim arasinda, zeki olmasi, sosyal bir kopek olmasi, insanlarla ve diger kopeklerle anlasmasi, ivira zivira havlamamasi, tuy dokmemesi  vardi. Aslinda bu sartlari ariyorduk ama Niko'yu ilk gordugumde pek sartlara falan bakmadim, ilk  goruste onu cok sevdim. Diger kopekler arasindan Niko'yu sectim. Tanidikca daha da fazla seviyorum, daha baglaniyorum. 
Komutlari cok cabuk ogreniyor. Simdiden otur deyince oturuyor, gel deyince geliyor, yat deyince yatiyor, on ayagi ile tokalasiyor. Bana cok bagli, yanimdan bir dakika ayrilmiyor. Bebek gibi dis cikardigindan evde buldugu herseyi cigniyor, ciceklerimi ve bitkilerimi mahvediyor, aksam yorgun argin bir bardak cay icmek istedigimde tepemin ustune cikiyor.  Devamli oynamak istiyor. Arabaya binmeyi hic sevmiyor, benim kucagimda oturuyor, siki siki sariliyor bana araba surdugumde. Tuvalet sorununu %80 cozduk diyelim. Hala tamamen cozmemiz lazim. Ama cok cabuk ogrendiginden bir haftaya sorun kalmaz gibime geliyor. 
Benim gibi devamli disarida birseyler yapan biri icin tum zamanimi evde onunla gecirmek sikintili. Ama biraz buyuyunce bu kadar cok zamanimi almaz diye umit ediyorum. 

Sonsoz: Vay be diyorum kendime. Nereden nereye.. 100 yil gecse bir kopegim olacagini, onu bu kadar simartacagimi, baglanacagimi asla tahmin etmezdim. Hayat ne kadar degitiriyor insani!! Hayatima hosgeldin Niko(lai).