Schopenhaur Tedavisi: Bugunu Yasama Arzusu


Irvin Yalom'un "Nietzsche Agladiginda" tadinda bir kitabi. Iki kitap arasinda acayip benzerlik var. Ama bunda Arthur Schopenhaur'un kisilestirilmesi biraz sonuk. Nietzsche Agladiginda filozofi daha bir insanlasmisti. Yasadigi ask, kisisel sorunlari ve kitabin sonunda okuyucuyu sasirtan aglamasi ile Nietzsche 'yi bir filozof olmanin yannda bir insan olarak da sevmistim. Ama bu kitapta, Schopenhaur biraz havada kalmis, belki cok fazla kaynak bulamadi yazar onunla ilgili. Sadece annesiyle olan yazismalardan ve yazmis oldugu kitaplardan alintilar yapmis.


Schopenhaur(yukaridaki resimde) ozellikle Nietzsche dahil bircok filozofun esinlendigi, kotumser bir filozof. Ozellikle varolus anlaminda guzel calismalari var. Kimseyi pek takmiyor. Kimsenin onun hakkinda dusundugune onem vermiyor. Insan iliskilerinde her zaman belli bir mesafeyi korumayi, hic kimseye guvenmemeyi ilke edinmis. Hayatinda hic arkadasi, dostu olmamis biri. Bununla birlikte cok guclu bir filozaf. Her ne kadar insanlari onemsemese de normal insanlarin anlayabilecegi bir uslupla kitaplarini yazmis.

Irvin Yalom'un bu kitabina gelecek olursam, bir grup terapisinin cevresinde donuyor. Grup insanlarla iliskilerinde sorun yasayan 7 kisiden olusmakta. Grubun en baskin uyesi, insanlardan kopuk bir sekilde yasayan Philip, cinsel bagimlilik problemine, zamaninda Schopenhaur'in felsefesini ozumseyip sonra onun yasam tarzinin icsellestirerek care buluyor. Bir de Schopenhaur'un da benzer bir cinsel bagimliligi oldugunu ogrenince kendini ona daha yakin hissediyor. Grupta konusulan sorunlara unlu filozoflarin ozellikle Epiktetos, Nietzche ve ozellikle Schopenhaur'in felsefelerinden faydalanarak yorum getiriyor.


Kitapta bir bolum Schopenhaur ile ilgili olurken onu izleyen bolum grup terapisinde konusulanlardan olusmakta. Her bolum ise Schopenhaur'in bir aforizmasi ile basliyor. Schopenhaur kisimlarinda pek bir edebilik yok dogrusu, ama grup terapisi kisimlari cok canli ve insan hepsini bir cirpida okuyup bitirmek istiyor. Kitapta sevmedigim bir nokta kendini tekrarlayan yapisi. Benzer mesajlari tekrar tekrar veriyor. En fazla tekrarladigi mesaj ise: "Ne gecmis, ne gelecek aslolan su andir.", "Yasam'dan once ne isek olumden sonra da o olucagiz.", "Ne kadar cok bagin varsa o kadar cok aci cekersin.", "Baskalarinin senin hakkinda dusunduklerine cok yogunlasma. Ne olduguna kendin karar ver." Hepsi de demesi kolay yapmasi zor seyler.

Kitabin orijinal kapak tasarimini da Turkce'ye cevrilmis halindeki kapak tasarimini da sevdim. O yuzden ikisini de koyuyorum bloguma.

Kitaptan sevdigim birkac bolumu burada aktarayim.
"Nietzsche 'nin verdigi mesaja gore, hayatimizi oyle yasamaliydik ki, ayni hayati sonsuza dek yasamak isteyelim."

"Nietzsche bir keresinde bir inek ile insan arasindaki en buyuk farkin inegin nasil var olacagini, gelecegin korkularini ve gecmisin yukunu tasimadan, icinde bulundugu mutlu anda herhangi bir kaygi -yani korku- duymaksizin nasil yasayacagini bilmesi oldugunu yazmistir. Ama biz talihsiz insanlar gecmis ve gelecegin o kadar etkisi altindayizdir ki, su anda kisaca geziniriz. Cocuklugumuzun altin gunlerini neden hep ozlemle anariz, biliyor musunuz? Nietzche bunun nedenini, o gunlerin kaygisiz gunler, agir, aci veren anilarla, gecmisin copleriyle yere cokmeden onceki gunler olmasina baglar."

"Sizin icin savasmalari icin baskalarina guvenirseniz kendi kas sisteminiz dumura ugrar."

Bir de Schopenhaur'un sevdigim aforizmalarini soyle. Aslinda daha da vardi da, bu kadarini koyabiliyorum.

"Aldigimiz her nefes bizi surekli etkisi altinda oldugumuz olume dogru ceker."

"Insan buyuk bir hayretle, binlerce yillik varolmayistan sonra birdenbire varoldugunu gorur; bir sure yasar; ve sonra yeniden yok olmasi gereken ayni oranda uzun bir zaman gelir."

"Eger hayata kucuk ayrintilariyla bakacak olursak, ne kadar gulunc gorunur. Mikroskopta gorulen bir su damlasi gibidir, tek hucrelilerle kaynayan tek bir damla. Telasla kosusturup mucadele etmelerine nasil guleriz. Ister bu su damlasinda isterse insan hayatinin kucuk suresi icinde olsun bu korkunc etkinlikler komik bir etki yaratiyor."

"Insan basta hic mutlu degildir, ama butun hayatini kendisini mutlu edecegi sandigi bir seyin pesinde cabalayarak gecirir, nadiren amacina ulasir, ulastiginda da yalnizca dus kirikligiyla karsilasir, sonunda bir enkaz gibidir ve limana direkleri ve donanimlalari yok olmus bir sekilde gelir. Ondan sonra da mutluluk ya da mutsuzluk aynidir; cunku hayati icine bulundugu her dakika yok olan andan fazlasi degildir ve simdi de sona ermektedir."

"Yetenek baskalarinin ulasamadigi hedefi vuran nisanci gibidir; dahi ise baskalarinin goremedigi bir hedefi vuran bir nisanci."

"Dusmaninin bilmemesi gerekeni dostuna soyleme."

"Insanlarin olduklari gibi olmalarina izin vermek olmadiklari seyi kabul etmekten iyidir."

Sonuc: Her ne kadar Irvin Yalom'un Nietzsche Agladindaki basarisindan oturu yazdigi anlasilan bir kitabini da okusak, zevkli bir surecti. Bir de grup terapisinin akiciligi ile en fazla 3 gunde bitiriyorsunuz kitabi. Felsefe ve piskoloji'yi sevenlere tavsiye olunur.

3 comments:

Sera said...

Nietzsche Ağladığında'ı çok sevmiştim, Divan ve Aşkın Celladı da güzeldi. Birkaç psikolojik kitabını da okumuştum yazarın. Sürükleyiciydi hepsi ama terapilerinin olduğu kitapları çok kasvetli gelmişti bi ara. Sonra da yazarı takip etmeyi bırakmıştım. Bu yazdığın kitap ve alıntılar ilgimi çekti. Belki bi ara okurum yine Yalom'u.

Anonymous said...

En itici ve sığ karakter Pam'di. Çifte standart ahlakçılığı ve histerik yaygaralarıyla Schopenhaur'un kadınlar hakkındaki görüşlerini anlayıp katılmamıza epey katkıda bulunuyor.
Kitaptan alıntı:
Doğa kadınları bütün güzelliklerini bir anda sergilemeye ve "heyecan" yaratmaya teşvik eder... ama doğa, kadınların bitmek bilmez masraflar, çocuk hırsı, inatçılık, çirkefleşmek, dik başlılık, boynuzlamak, kapris, histeri krizleri, cehennem ve şeytan gibi pek çok kötülüğü içinde barındırdığını gizler. Bu yüzden evlilik gençlikte alınan ve yaşlılıkta ödenen bir borç gibidir.

nurvenur said...

Her ne kadar Schopenhaur'un kadinlar hakkindaki dusuncelerine katilmasam da Pam'in garip bir karakter olduguna katiliyorum. Aslinda terapi grubunda Philiph haric diger karakterler uzerine cok calisilmamis, ustun koru gecilmis. Hastalarin terapiye gelme sebepleri, hastalarin sonlara dogru gecirdikleri degisimler beni de tatmin etmedi. Ama ben en sig karakteri Bonnie(kutuphaneci) kadin olarak buldum. Ne degisim gecirdi, ne dogru duzgun sorunlari anlatildi.

Tesekkurler katkiniz icin