mutluluk

Yogun bir donemime Zulfu Livaneli'nin Mutluluk kitabi eslik etti. "100 yuzlu Turkiye" gibi bir ad da verebilirmis kitabina Livaneli. Dogusundan batisina Turkiye'deki insan cehreleri, dusunce, yorumlama ve yasam farkliliklari anlatilmakta kitapta.

Kitap Meryem, Cemal ve Irfan uzerine kurulu. Meryem 15 yasinda koyunde tecavuze ugruyor. Suclu tecavuzcu olmasi gerekirken Meryem oluyor ve olum cezasina carptiriliyor toreler geregi. Oldurme isini Guneydogu'da sicak carpisma da askerligini tamamlamis olan amcaoglu Cemal yerine getirecek. Cemal catismalardan, insan oldurmekten, koy yakmaktan, daglardaki yasam sartlarindan, icindeki eski Kurt arkadasi yeni dusmani arkadasina duydugu nefretten dolayi insanliktan cikmis. Bir kisiyi daha oldurmeyi, nedenini hic sormadan kabul ediyor. Oldurme isi Istanbul'da gerceklestirilecek orada suclunun bulunma ihtimali zayif oldugundan. Van'dan Istanbul'a trenle bir yolculuga basliyorlar birlikte. Bu tren yolculugunda Turkiye'nin siyasi sorunlari(Turk-Kurt, Alev-Sunni, Laik-dindar) farkli gecmislerden gelen insanlar tarafindan dile getiriliyor. Kendi fikrini pek yansitmadan farkli insanlarin, bu konular uzerinde neler dusundugunu guzel yansitmis yazarimiz. Cift Istanbul'a geldikten sonra daha toplumsal sorunlar ele alinmis. Turkiye'de ekonomik kosullari ya da egitim durumlari ne olursa olsun toplumun tv'nin karsisinda esitlenmesi, ust duzeyin de alt duzeyin de mankenlerin hayatlarindan baska birsey izlemedikleri, buyuk sehirlere olan yogun gocun yarattigi sorunlar, kadinlarin dovulmesi, cocuklarin egitimsiz birakilmasi gibi sorunlari farkli karakterler yardimiyla kitabina dahil etmis.

Bir tarafitan Meryem'le Cemal'in hikayesi anlatilirken, diger yandan Istanbul Universitesinde profesor olan Irfan'in hayati da anlatilmakta. Babasi demiryolunda calisan, orta halli bir aileden gelen Irfan, ABD'de master yaparken ailesi daha zegin olan Aysel'le karsilasip evlenir. Bu evlilik yasamini degistirir. Rahat bir yasamin akisina birakir kendisini. Bu da 40'li yaslarin sonlarinda kimlik sorgulamasi, tatminsizlik, mutsuzluk, uykusuzluk olarak geri doner. Ani bir kararla Istanbul'dan, bu rahat ama ici bos yasamdan ayrilir. Kendini kiraladigi bir tekne ile denizlere acilarak bulacagini dusunur. Denizlere acilir ama kendini daha da kaybeder.

Irfan genelde edebiyatcilardan, sairlerden, filozoflardan alintilar yapmakta kitap boyunca. Olum ile ilgili Robert Frost'un su satirlari hosmus.


"And I may return
If dissatisfied
With what I learn
From having died"

Yahya Kemal'in "bircok giden memnun ki yerinden, cok seneler gecti donen yok seferinden" dizelerini hatirlatti bana. Irfan'in tekneye getirdigi tek resim Magritte'in Golconda'si var. Ona da yer verelim burada.


Bir de teknede, martilarin sesine bir tek sadece Jean-Pierre Rampal'in flutu eslik etmekte. Benim de sevdigim su parcayi koyayim ondan.





Meryem, Cemal ve Irfan'in yollari kitabin sonuna dogru birlesmekte. Biraz zorlama bir birlesme olmus. Birbirleri arasindaki etkilesim ile sorunlari bir bicimde cozup sonuca baglamis yazar. Sonu biraz zayif olmus. Ama kitap genelde cok akici. Hem oykuler hem sorunlar guzel bir sekilde ifade edilmis. Kitabin Ingilizce cevirisi biraz sorunlu. Turkce'de ki tum atasozleri ve deyimler birebir cevrilmis. "konusmayi birak" "leave of talking" diye cevrilmis ornegin. Normalde "stop talkin" deniliriHer cumleyi kafamda Turkce'ye cevirmek zorunda kaldim.

Kitabi bir solukta okuduktan sonra filmini merak ettim. Kitap ile film arasinda daglar kadar fark var. Senaryo da kitabin gidisatindan cok farkli gelisiyor. Bir asamadan sonra sıkıcı olmaya basliyor film. Pek begenmedim dogrusu. Sadece aklimda filmin girisinde gol kenarindaki koyun surusu kaldi. Filmin goruntu yonetmeni basarili bir is cikarmis.

Gun olup alip basini giden Irfan karakteri icin, Zulfu'den Gun Olur sarkisi geliyor...



4 comments:

Moonshine said...

Filmin bir sureden sonra temposunun cok yavasladigina katiliyorum. Bana da gereksizce uzatilmis gibi gelmisti.

Bu yazdiklarindan sonra benim de kitabi okuyasim geldi. Turkiye'ye gidince alip okuycam mutlaka. Zaten hayatimda su ana kadar kitabindan daha guzel olan film gormedim :-)

nurvenur said...

Ben kitabi ingilizce versiyonunndan okudum. Bozuk bir Ingilizcesi var ama ilgilenirsen gonderebilirim.

tayfun said...

filmi yeni izledim. cekimler tren ve balik ciftligi sahnelerinde guzel. ama hikaye pek sarmadi dogrusu, oyunculuklar yapmacik geldi bazi anlarda. kitabi ise okumadim, bilmiyorum.

ben de gecenlerde magritte'le ilgili bir yazi yazmistim :) yeni bitirdigim bir resim sanati kitabinda isik imparatorlugu resmi hosuma gitmisti.

eminim kitap cok daha guzeldir.

filmin dvd'sini alirken farkettim ki dvd kutusunun kapagina hincal uluc'un bir yorumunu koymuslar: "bugune kadar izledigim en guzel turk filmi...", sirf bu yuzden ilk sefer almaktan vazgectim. sonra ayni magazaya ikinci ugrayisimda almaya karar verdim. negatif reklamcilik da boyle birsey olsa gerek.

nurvenur said...

Kitap filme gore cok daha guzel. Turkiye'nin ne kadar cok problemi var kisa da olsa yer vermis.

Filmde karakterler cok yapmacik geldi. Diyaloglar cok bostu. Cok kotu bir film uyarlamasi olmus.

Magritte'in ayni resmini ikimiz de ayni anda koymusuz bloga. Okudugun kitabi merak ettim. Turkiye'ye gelince bir goz atarim.