Yollar yollar

Turkiye'de Paul Auster'un kitaplarini okurdum. Ucsuz bucaksiz yolculuklara cikardi tek basina. Yol oykuleri anlatirdi. Tek basina sonu gozukmeyen bir yolda onunla birlikte yolculuk ederdim. Bit tur desarj uygulardi. Onun kisitli zamani yoktu. Yolda dusune dusune giderdi gunlerce. Maalesef benim zamanim kisitliydi. 8 gunde Amerika'nin bir ucundan digerine seyahat etmek zorundaydim. Kisitsiz bir zamanda olsa binlerce ani biriktirebilirdim bu yolda ama malasef kisitli zamanda Utah, Arizona, ve Colarodo'nun essiz manzaralari kaldi aklimda.

                                          

Ilk gun yemyesil Louisville'imi geride biraktim. Sonbaharin sonlariydi. Ormanin renkleri kizila caliyordu ben Louisville'den ayrildigimda.

Sari, kirmizi, turuncu sonbahar renklerinden gecip bir Amis restoraninda durduk. Amerika'nin orta batisinda cokca Amis var. Modern tekniklerden uzak basit bir hayat surmekteler. Cok kapali yasiyorlar. Baskalarina da cok acik degiller. Durdugumuz restoranin yaninda haclarla kapli bir tarla vardi. Bu hacli tarla kurtaj karsiti insanlar tarafindan olusturulmus. Amerika'nin en buyuk politik kavgasi kurtaj uzerinden donuyor. Secim zamanlari, neredeyse hergun kurtaj tartisiliyor. Kurtaja cogu insan cinayet gozuyle bakiyor. Eger lise caglarinda bir kiz erkek arkadasindan hamile kaliyorsa, cocugu aldirmak akillarindan bile gecmiyor bizdeki gibi. Cocugu doguruyorlar. Dindar kuruluslar da on ayak olup cocugu evlatlik veriyor isteyen ailelere. Juno filminde oldugu gibi. Turkiye'de herhangi bir muhafazakar sehirde 17 yasinda evlilik disi hamile kalan kiza ailenin ve cevresinin destekleyici olmasi, cocugu da evlatlik almak icin binlerce insanin yarisacagini dusunemiyorum. Turkiye'de evlatlik cocuk edinmek bile yaygin degilken Amerika'nin bu politik kavgasini Turkiye gibi tore cinayetleri ile gundemden dusmeyen bir ulkeye ithal etmek cok yanlis. Herneyse tuhaf seyler oluyor Turkiye'de. Belki buradan izleyince daha karamsar bir tablo goruyoruz, orada yasayanlar belki hissetmiyordur bu karamsarligi.



Yola donecek olursam ilk gun St Louis'e giderek unlu Gateway Arch'i gorduk. Bu Arch, koprulerde de kullanilan catenary arch teknigiyle yapilmis. Amerika'da bilim muzelerinin vazgecilmez parcasidir bu teknikle kopru yapmak. St Louis gorulmese de olur sehirlerden, iki uc saat kaldiktan sonra yolumuza devam ettik. 


Ertesi gun yolumuza Kansas'la devam ettik. Otoban'dan degilde kucuk kasabalardan gecen bir yolu tercih ettik. Ucu gozukmeyen bu yollarin en guzel yani 50 km'de bir kucuk bir tarim kasabasindan gecmesi. Bazi kasabalarda mola verdik. Fi tarihinden kalmis benzinlikle, insanlar, restoranlar tuhaf hissettiriyor insani. Herkesin birbirini tanidigi bir restoranda yabanci olmak cok dikkat cekici. Herkes bize bakiyor, bizi isaret ediyor. Biz gulumsuyoruz bakanlara. Otabandan gitmemekle cok iyi bir tercih yapmisiz. Ve yolun geri kalaninda da bu ara yollardan gitmeyi tercih ettik.



Bu kus ucmaz kervan gecmez yollardan gece gecerken, hadi yildizlara bakalim diye durduk. O kadar isiksiz bir ortamdi ki, tum samanyolunu ilk kez bu kadar acik ve net sekilde gordum. Hadi biraz fotograf cekeyim deyip misir tarlalarinda yildizlarin altinda uzandim. O arada kirmizimsi bir isik gorduk gokyuzunde. Ben hemen
bu Aurora dedim. Ama Aurora icin cok guneydeydik. Yine de makinemle biraz da uzunca cekince, bunun Aurora olduguna inandik. Dogru zamanda dogru yerde olmak boyle birseydi. Hic planda yokken, yillardir gormek icin yanip tutustugum Aurora'lari gorduk. Kuzey isiklarinin cok hizli hareketlerine tanik olduk. Sanirim yolculugumuzun en buyuk mucizesi buydu.


Kansas'in misir tarlalarini, ruzgar degirmenlerini ve sicacik havasini geride birakip, Colorado'ya giris yaptik. Uzun zamandir Rocky daglarini gormek istiyordum. Sayisiz golunun, yemyesil dogasinin methini duyuyordum. Kansas'ta radyoda Colaroda icin kar firtinasini beklendigini duyduk. Sicak Kansas'tan sadece 40-50 km uzakta kar firtinasi olacagini pek inandirici bulmadim. Sortlarimiza benim dandik arabamda pisme modlarindaydik bu haberleri dinlerken. Her neyse giris yaptik Colarodo'ya ve kar firtinasi gercekten vurdu bizi. Benim tek korunagim bagajda hep tuttugum kucuk battaniyem oldu. Rocky daglarinda gercekten sayisiz gol var, maalesef benim gordugum tum goller buzlar altindaydi. Bu kadar gelmisken yine de karlar altinda battaniyeme sarinarak 2 km'lik doga yuruyusumu yaptim. Kara bata cika yaptigim bu yuruyus bitmek bilmedi, dondum resmen. Yuruyusun sonunda bir donmus bir selaleye vardik. Bir fotografci amca selalenin tum gun fotograflarini cekiyordu. Bu kadar soguk ve karli bir gunde, ayni noktada tum gun durup saatlerce ayni selalenin fotografini cekmesi bana tuhaf geldi. Yaslandikca insanlar gariplesiyor dedik ve vedalastik amcayla. Burada gordugum kar, gecen sene gordugum tek kar oldu. Kaliforniya'ya kar yamiyor:( Rocky daglarinda bolca geyik de gorduk. Bunlarin poposu beyazdi. Kizilderililer uzun sure beyaz Amerika'lilara bu geyik adiyla hitap etmis beyaz popo olayindan dolayi.



Colorado'nun karli daglarini asmak bize iki gune mal oldu. Daglarda yol acma ve tuzlama calismalari yapilmaktaydi. Saatte 5 km hizla karli daglari astik. Benim araba, yolda patinaj cizdi resmen. Korka korka daglardan asagiya inmeyi basardik ve Aspen civarlarinda mola verdik. Bu yolculuklardaki beklenmeyen etkenler  o gece nerede konaklayacagimizi da etkiliyor. Genelde sabahtan ben priceline ile acik artirma yontemiyle ucuz odalar almaya calistim. Ama birkac sefer gidecegimiz noktaya ulasamadan bir motelde durakladik. 





Karli Rocky daglarini geride birakip Utah'in olaganustu dogasina kavustuk. Utah'i gormeyen Amerika'da yasadim demesin. Keske yakin olsa da sik sik gitsem o kadar etkilendim Utah'dan. Utah'a girisi highway 128'den yaptik. Muthis bir yol burasi. Google 3D seklinde bu yolu gezdiriyor. Highway 70'den Moab'e kadar olan yol. Gidemeyeceksiniz google sayesinde bir tur atabilirsiniz. 




Bir sonraki duragimiz Utah'daki Moab'di. Burada Arches dogal parkini ziyaret ettik. Biraz Kapodokya havasi vardi. Ama kipkizil bir park. Su ve ruzgar dogal arch(koprucuk) sekilleri olusturmus bu parkta, parkin ismi de buradan gelmekte. Pek bir sevdim burasini.






Arches dogal parkindan sonra Canyonsland pakina da soyle bir ugradik. Burada da essiz bucaksiz kanyonlar  insani buyuluyor. Kanyonlarin derinligi urkutucu. Enterasan bir doga ortusu. Gunesi burada batirip yollara dustuk yine.





Bir sonraki durak, benim Amerika'ya geldim geleli gormek istedigim Antelope Kanyonu. Bu kanyon Navajo insanlarinin yasadigi yerde. Amerika kizilderililere en kurak, en ise yaramayan topraklari vermis. Tek tuk doga guzelligi var. Kizilderililer de bunlardan biraz para kazaniyor iste. Antelope Kanyonu fotografcilarin kabesi gibi. Antelope kanyonu bir su kanali aslinda. Yagmur sularindan geriye kalan bir kanal. Isik ve golge degisik sekillerle birlesiyor ve grafiksel anlamda hos fotograflar cikiyor ortaya. Binlerce fotografci, pahali ekipmanlari, tripodlari ile guzelim fotograflar cekiyor. Ben tripodsuzdum ve makinemin sarji bitti. O yuzden yillarca gormek istedigim bu doga guzelliginden pek birsey cikmadi ortaya. Aklimda kizilderili grup liderinin kanyonda caldigi flutun guzelligi kaldi.




Antelope kanyonundan cikip, lokal insanlarin pazarina gidip yemek yedik. Kizilderililerin kizarmis ekmekleri, benim annemin yaptigi pisi (mayali hamur kizartmasi) idi. Arasina da koyun etinden yapilmis izgaralar aldik. Amerika'da ilk kez koyun eti yedim. Bizim oralardan cikmis da gelmis gibiydi. O pazarda kizilderililerle yedigim yemegin tadi ve pazarin goruntuleri omur boyu gitmeyecek kafamdan.



Yine ayni bolgede bulunan Page, Arizona'ya gidip At nali (horseshoe bend) kivrimini ziyaret ettik. Ucurumun cok ucuna gidemedigimden pek guzel kare cekemedim. Internette cok daha guzelleri var HDR ile cekilmis. Burada da kayalar kizil ve kivrimli. Mavi gokyuzuyle guzel zitlik yaratiyorlar.

Ve sonrasi yine yollar yollar. Las Vegas'ta kucuk bir mola verdik Arizona'dan ayrilinca. Ama benlik bir sehir olmadigindan devam ettik yolumuza. Kaliforniya'da kucuk bir motelde kalip Livermore'a geldik. Yeni sehrime. Kurak, sari, sicak Livermore'a. 



Sonsoz: 6 yil once Ankara'dan Amerika'ya olan hayatimin mihenk tasi bir yolculuk yapmistim. 8 ay once de Kentucky'den Kaliforniya'ya uzanan baska bir mihenk tasi yolculuk yaptim. Ogrencilik yillarimi, binlerce animi biriktirdigim Louisville'i geride birakip hayatimda yeni bir sayfa actim. Bu muthis yolculugumda bana sorun cikarmayan dandik arabama minnettarim. Tabii bu yolculugu unutulmaz yapan yol arkadasima da. Bu yaziyi okuyan herhangi biri varsa ona da:) Sahuru yaptim bu yaziyla:) 

4 comments:

Ferda said...

var var, takipteyim :) hadi hayırlı olsun yeni mekanınız. Ne enteresan şu bloglar diye aklımdan geçirdim az önce. tanımadığım bir sürü kişinin bloğu var reader ımda bir şekilde eklediğim ve uzun zamandır da takip ettiğim.sizinle bu yolla ben tanış oldum her ne kadar siz beni tanımasanızda :) Fotoğraflarınız çok güzel olmuş. Çekenin marifeti illaki var da, alet işler el övünür de derler :) Fotoğraf makinenizin markası nedir acaba ? ufak ama güzel çeken,özellikle makro çekimlerde de başarılı bir makine arıyorum da..aurorayı da bilmiyordum bu arada sayenizde öğrendim, teşekkürler :)

Moonshine said...

Ne kadar guzel bir "road trip" olmus! Guzel fotograflari da bizimle paylastigin icin cok tesekkurler. Colorado'nun guzelligi beni sarhosa cevirmisti gercekten..Utah'i henuz gormedim ama cok istiyorum!

Aurora'yi gorebilmen muhtesem olmus, en buyuk hayallerimden biridir...umarim bir gun!

Yeni yerinde de bol gezmeli, huzurlu gunler gecirmen dilegiyle! Belki bir gun ziyaretine geliriz, California Highway 1'i gormek istiyoruz :)

nurvenur said...

Ferda: Ben Canon'unprofesyonel bir makinesini kullaniyorum. Sana Canon'un powershotlarini onerebilirim. Ben guzel fotograflar cekmisimdir powershotlarla da.

Moonie: Her zaman bekleriz. Highway 1, boylu boyunca biz de henuz gormedik. Ama gordugum kismi buyuleyici.

MARTI said...

Çok gitmek istiyorum buraya, çok!