bir kahve evinden

Biraz once hocama onemli bir tez dokumani gondermis olmanin gururu ve sevinci ile bloguma birseyler yazmaya karar verdim. Birkac aydir muthis bir sekilde zamanimi ve beyin enerjimi alan bu dokumandan kurtulduguma seviniyorum. Sirf bu dokuman yuzunden interneti evimden kestirmistim. Nitekim su anda bir kahve evine gelip hocama dokumani yolluyorum. Cuma aksamlari kahve evlerine gelmenin en buyuk artisi, sehrin amator muzisyenlerini dinleyebilmek. Bugun sansima pek iyi bir grup cikmadi, cocugun sesi kulagimi acayip tirmaliyor. Disarida kar yagiyor. Bu kar yilin ilk ciddi kari. Kafe'de bir yandan cayimi yudumluyorum, bir yandan canli muzik dinliyorum, bir yandan kari izliyorum.



Yanimda bir cift oturuyor, cocuk kendini alternatif tipa adamis, kiz kendini degisik yiyecekleri nasil yetistirecegine. Hangi yiyecek hangi yontemle pisirildiginde maksimum fayda alinacagindan bahsediyor. Domatesi ve havucu pisirince likopini daha iyi alabiliyormusuz. Kafeinin deri yoluyla da emilebilecegini soyluyor. Yani kahveyi icmeden derinize surerseniz, ayni miktarda kafein alabiliyormussunuz. Sevgilisi cok ciddi dinliyor kizi, her cumlede muthis bir cevher bulmuscasina sasiriyor, seviniyor. Ayaklari yerlere basmasa da muthis uyumlu bir cift. Bayiliyorum bu kahvenin liberal tiplerine.

Yazmadigim surede neler yaptim???

Bir ay oncesinde bizim sehrin en guzel dogal parklarindan birine gidip yuruyus yaptik, gri bir gokyuzunun altinda huzurlu bir yuruyustu. Kompakt makinemle bu posttaki fotograflari cektim.



Doktora tezi dokumani yazarken, Avatar'i izledim. Oyle analiz edecek kadar ustune dusunmedim, birseyler de okumadim ustune, sadece rahatlamak icin izlemistim. Izledim izleyeli de ruyalarima Avatar'daki selaleler, ormanlar giriyor. Ruyalarimi senledirdi Avatarin hayali dunyasi. Filme bir ABD'li arkadasimla gittim. Yapilan herseyde onu suclayip, kizdirarak izlemek keyiflendirdi beni. Herhangi bir sebep olmadan, kulturleri, insanlari, dogayi yok eden ve karsi atak gordugunde bunu teror olarak degerlendiren, bilimi diger insanlari daha iyi nasil oldurebilirim diye kullanan bir ulke. Ama galiba sadece ABD'yi suclamamak gerek, butun insanlik gucu ele alinca benzer davranislara yoneliyor.



Bunun haricinde, bu donem Antropology bolumunden Dunya muzigi dersi almaya karar verdim. Hoca, muzik bolumunden ama ders kultur ve muzigi birlestirecek. Ilk derste, farkli ulkelerden muzik parcalari dinletip, ogrencilere o muzigin nereden geldigini tahmin ettirdi. Tum parcalarin hangi ulkeye ait oldugunu dogru tahmin eden tek ogrenci bendim. Sonra acaba derste birsey ogrenmeyecek miyim diye dusundum. Muzik bolumunun dersleri bizim derslerle karsilastirilmayacak kadar kek. Dersin odevi, farkli bir ulkeye ait muzik temali bir film izleyip onun uzerine bir yazi yazmak. Benim herhangi bir blog yazimi odev olarak verebilirim herhalde.

Onun haricinde, George Orwell'in Hayvan ciftligini okuyorum bu aralar. Insanlara karsi ayaklanan hayvanlarin hikayesi. Kitap listemin ikinci sirasinda Jared Diamond'un (Guns, Germs, and Steel)Tufek, Mikrop ve Celik'i yer almakta. Umarim zevkle okurum bu kitabi da. Kitabin Turkce versiyonu ile ilgili su bilgiyi buldum:

"Neden Avrupalılar Amerika'yı keşfetti de Amerikalılar Avrupa'yı keşfetmedi?" Bu basit sorunun ardında insanlığın MÖ 11.000'den günümüze tarihi gizli. Fizyoloji profesörü Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik'te, aklımıza gelmeyen, geldiğinde çocukça bulduğumuz soruların yanıtlarını araştırırken, tarımın başlamasından yazının bulunuşuna, dinlerin ortaya çıkışından imparatorlukların kuruluşuna, tarihin seyrini belirleyen pek çok önemli adımı ayrıntısıyla inceliyor. İnsan toplulukları arasındaki farklılıkların, eşitsizliklerin nedenlerini, temellerine inmeye çalışarak sorguluyor; günümüz dünyasını biçimlendiren etkenlerin izini sürüyor... Biyoloji, jeoloji, arkeoloji, coğrafya gibi değişik bilim dallarından beslenen, "Batılı" koşullanmalardan arınmış, geleceği gösteren bir tarih kitabi."



Yeni yila ozel ve onemli birsey yaparak girmedim. Ama bu yil Christmas biraz ozel gecti. Hangi toplumda yasiyorsak o toplumun tatil donemleri onem kazaniyor. Artik Christmas zamanlarini sevmeye basladim. Tum bayramlar ve kutlamalar, topluca yapildiginda daha anlamli. Tek basima bayram kutlamak ne yazikki sevindiremiyor artik beni:((
Her neyse, bu yil bol bol Christmas sarkisi ogrendim ve soyledim. Bol bol hediye aldim bir cam agacinin altindan. Beni konuk eden aile, geleneksel bir Noel Amerika'da nasil yasanirmis bana gosterdiler. Fotograf makinemi yanima almadigimdan hicbir fotograf cekemedim, yoksa Noel burada ABD'li bir aile tarafindan nasil kutlanir diye bir blog yazisi acabilirdim. Dinledigim sarkilar arasinda, flutle caldigim en basit sarki Rudolp the Red Nose Reindeer. Ben caldim 3 yasindaki evin cocugu da bana eslik etti, epey neseliydi.


Melodisini en sevdigim Christmas sarkisi ise: Little Drummer Boy.


Bunun haricinde uzun zamandir elime almadigim flutumu caliyorum bu aralar bol bol. Bir muzik enstrumani calmanin ne kadar rahatlatici oldugunu tekrar farkediyorum.


Bundan sonraki bir ay benim icin cehennem gibi. Devamli doktora sinavlari ve bir suru konferans ve journal bildirisi yazmakla gececek. Sonrasinda bilincaltimi mutlu etmek icin bol selaleli, bol ormanlik bir yere gitmek istiyorum. Doktora sinavlari yogunlugum gecene kadar duzenli blog yazisi yazamayacagim demek bu. Subat'ta daha bol yazabilmek dilegiyle.

Herkesin yeni yili kutlu olsun. Guzelliklerle dolu bir 10 yil olur umarim.

(Sevgili Gunluk modunda bir yazi olmus:))

5 comments:

Moonshine said...

Seni tekrar aramizda gormek guzel Nurvenur. Avatar'i ben de senin gibi eglence icin izledim ve gorsel anlamda cok begendim.
Doktora calismalarinda basarilar ve iyi sanslar :)

Sevgiler

Moonie

Moonshine said...

Seni tekrar aramizda gormek guzel Nurvenur. Avatar'i ben de senin gibi eglence icin izledim ve gorsel anlamda cok begendim.
Doktora calismalarinda basarilar ve iyi sanslar!
Arayi cok uzatmadan haberlerini bekliyoruz :)

Sevgiler

Moonie

tayfun said...

Jared Diamond'un kitabı Tübitak tarafından Türkçe'ye çevrildi, yayınlandı. Ben çok sevmiştim.

RadioLab'ta da bir bölümde Collapse kitabından bahsediliyordu, ilginç konulardan bahsediyor her zaman.

Tez konusunda tebrikler!

hayriyé said...

Ne güzel yazmışsın:) Avatarı ben izleyemedim hala çünkü burada o 3 boyutlu sinemalardan yok ne yazık ki..
Hayvanlar Çiftliğini bende çok merak ediyorum Yazarın 1984 adlı kitabını daha yeni bitirdim gece uykum kaçtı uzun uzun çift düşünme hakkında kafa yordum:)
flüt dinlemeyi bende çok severim rahatlattığı kesin benimde çelloya karşı ilgim var bakalım inşallah illerde...
Ve arada bir müzik kültürü ile ilgili bize bilgi versen en azından isimleri yazsan bende araştırsam hoşuma gidiyor böyle şeyler hem benim gibilerde müzik kültürlerini geliştirmiş olurlar:)
Ve son olarak o sevgililer çok tatlı (:
Sana kolay gelsin umarım doktora çalışmaların sorunsuz hal olur
Hoş Kal!
Sevgilerimle

Pluie

nurvenur said...

Tayfun, kitap harbiden cok kalin, henuz baslamadim okumaya. Su tez islerini bitirdikten sonra baslayacagim. Umarim severim.

Pluie: Avatar'i izleyeceksen 3 boyutlu izlemeni tavsiye ederim. George Orwell'in hayvan ciftligi, Stalin doneminin bir elestirisi. Devrimle geldigi halde halki ezen bir diktator var kitapta. 1984 kadar derin olmasa da okumani tavsiye ederim.
Muzik tarihi ile ilgili notlarimi buraya koyacagim. Zaten yeni birsey ogrendigimde hemen bunu bloguma yazayim diyorum:)

Su tez islerim bitsin, daha sik yazarim:)