bilim fuari

Gecenlerde iki bilim fuarinda juri uyesiydim. Biri bolgesel ilkokul ogrencilerinin katildigi bir fuardi, digeri ise fen lisesi ayari bir lisenin fuariydi. Ben muhendislik ve biligisayar bilimleri ile iligili projelerle sorumluydum. Bu tur juri uyelikleri ile yasadigim topluma olan gorevimi yaptigimi dusunuyorum. Bir doktora ogrencisi, bir bilim insani olarak sadece labda oturup yayin yapmak cok bencilce, ogrendiklerimi uzmanligimi yasadigim toplumla da paylasmaliyim. Zaten, ABD’deki sistem bizleri bu gonullu islere cok iyi tesfik ediyor.
Her zaman filmlerde gordugum okullarin, bu bilim fuarlarini pek bir merak ederdim. Ogrenciler akillarina takilan herhangi bir probleme cozum uretiyorlar veya problemin etkenlerini arastiriyorlar. Sonuclarini da poster yapip bizlere anlatiyorlar.



Sanirim en cok hosuma giden, bir problemi bilimsel olarak formule edip, sonra deneylerle sonuclar uretip, bu sonuclari guzelce grafiklere dokup, poster hazirlayip, bizlere sunmalari. Bilimsel methodun nasil oldugunu ben lise biyoloji kitabinda okumustum ve sinavlarda bu method bize hep yazili olarak sorulmustu, hersey sozeldi. Ne ilkokulda ne ortaokulda ne lisede, bir problemin etkenlerini degistirip, her etkenle en az bes alti deney yapip sonuclari yorumlama bize hic ogretilmedi. Hele ilkokulda, boyle bir projeyi universite hocalarina veya muhendislere anlatma gibi ozguveni muthis artirici uygulamalari hic gormedim. Hayatimda ilk posteri de ABD’ye gelince hazirladim. Sanirim, ABD’nin her Nobel odulunde tum odulleri supurmesi, neredeyse tum bilim dallarinda en cok yayin yapmasi ve onder olmasi bu bilimsel methodoloji cok kucuk yasta cok masumca insanlara asilamasinda yatiyor. Bir de ABD’nin tum bilim adamlarinin ithal oldugu da tamamen bir mit. NASA toplantilarina gittigimde tum fizikciler hep Amerikali ve bu kadar kapitalist bir ulkede hayatlarini tamamen bilime adamislar. Ve NASA gibi yerler de bu bilim adamlarina cok dusuk maaslar veriyor, onu da hatirlatayim.
Neyse ilkokul ogrencilerinin projelerini gezerken, bilgisayar bilimleri konusundaki cogu ogrencinin Hint ve Cin asilli Amerikali olmasi da baska bir goze carpan faktordu. Bu ogrencilerin annesi babasi genelde doktor, muhendis, professor ve cocuklarini bu yonlere tesvik ediyorlar. Cocuklarin yaptigi projelerde ailenin yardim, yataklik yaptigi asikar. Mesela, Hintli bir 4.sinif ogrencisi, benim universite 3.sinifta ogrendigim nesne tabanli semalari, yazilim muhendisliginin tum gereksinimlerini yerine getirmis. Kizin posterinin yanina gittigimizde, hepimizin elini sikip kendini tanitti ama masum ve icinden gelen bir tavirla degilde, bana oy verin tavriyla. Boyle olunca da benden en kotu notu aldi.


Diger bir ogrenci, bilgisayar performanslari ile ilgili bir deney yapmis, evindeki 5 bilgisayari CPU ve RAM gibi yonlerden incelemis, hepsine ayni gorevi yaptirip, zamanlamasini tutmus, sonra guzelce bunlarin grafigini cizmis ve sonuclari bize sergiledi. Evde, bu deneyleri yaparkenki forotgraflarini dahil etmis. Cok icten ve gercekten herseyi kendi yapmis, kendi merak ettigi problemi cozmus. Tabii ki bu aday benden en iyi puani aldi.
Ilkokul ogrencilerinin fuarindan cikardigim sonuc: Ister Turkiye’de ister Amerika’da olun, ailenin egitim durumu cocugun da egitim durumunu cok etkiliyor. Bilincli anne baba, cocugun egitimine cok iyi yon veriyor. Tum aile fertleri doktorsa, cocugun da doktor olmasi cok olasi. Bu yuzden ma-ailenin hep ayni meslegi yaptigina az rastlanmiyor.


Simdi de fen lisesi (math/science magnet school) ogrencilerinin projelerine geleyim. Burada bir ogrencinin iyi bir universiteye harcsiz kabul edilmesi icin universite oncesinin muthis aktif ve cok yonlu olmasi gerekiyor. Sadece bilimde degil, sanatta sporda gonullu islerde de birseyler yapmasi lazim. Bizim gibi lise fen koluna gidip sadece fizik-kimya dersi alinca olmuyor yani. Adamlarin derdi topluma faydali iyi birini yetistirmek. Fizikten 10 almissin kim takar, kimsesizlere ev yapmamissan.
Her neyse, bu lise ogrencilerinin aktifligi ve projeleri beni hayranlik icinde birakti. Bazi ogrenciler ki bunlar yine Hint asilli, universitelerin labarotuarlarinda gonullu olarak calisiyor. Ve labdaki projelerde doktora ogrencisi ne yapiyorsa, bu lise 2 ogrencisi de 3 asagi 5 yukari ayni seyi yapiyor. Bir cok ogrencinin bilimsel dergi yayinlari var. Tabii tek baslarina degil ama o yayinda adlari var yani. O okulun universite ile cok iyi iliskileri oldugundan, universite lablarina lise ogrencilerini bir yilligina kabul ettirttiyorlar. Bu ogrencilere muthis bir kiskanclik duygusuyla yaklastim. Ben fen lisesine gitmedigimden, lise boyunca kitaplari ezberleyip Oss’ye calismaktan, deneme sinavlarina girmekten baska birsey yapmadim. Bunlar lise 2’de bilimsel dergi yayini yapiyorlar. Tabii yine bunlarin anne babasi professor-doktor-muhendis.


Benim baktigim projeler arasinda, akciger kanseri teshisindeki fotograflardan kanser teshisi yapan bir proje tum puanlari goturdu. Ama ben ona degil yine tum ictenligiyle bir proje gelistiren, muhtemelen anne babasi muhendis-doktor veya professor olmayan bir cocuga en yuksek puan verdim. O, elle degilde ayakla calisan bir mouse(fare) tasarimi yapmis. Amaci, sadece ayagini oynatabilen birinin bu fareyle imleci hareket ettirmesi. Bir terligin altina bir kutu yerlestirmis, mouse’u da bu kutunun icine koymus. Kullanici ayak parmaklari ile imleci hareket ettiriyor. Mousu’nu engelli insanlara kullandirip (user study) onlarin tepkilerini olcmus. Biraz sikilgan-utangac ama icten. Aslinda fotografi vardi da kaybettim.
Tum lise ogrencileri arasinda birinciligi, kanser arastirmalari ile ilgili bir tip labinda calisan bir grup kazandi. Kanser hucrelerinin altin parcaciklari karsisindaki etkilesimlerini incelemisler. Benim lise biyoloji dersinde yaptigim deneyde, sogan zarini boyayip bakmaktan ileri gidememistim:) Burada ilkokul 2 sinif duzeyinde.
Bu arada, puanlamalar baslamadan once lise muduru tum juri uyelerini toplayip, “bakin bu cocuklar cok hassas, sakin kotu bir elestiri yapmayin, soyleceginiz kotu bir soz onlari cok etkiliyor, yapici elestiriler yapmaya ozen gosterin” gibi bir aciklama yapti. Bu da ABD’de gordugum baska bir guzellik. Mesela, ABD’li hocanin bir konferanstaki elestirisi “cok guzel bir dusunce, sonuclarin da guzel, su faktoru de dusunseydin ne olurdu acaba” gibi oluyor. Ne asagiliyorlar, ne kotu bir soz soyluyorlar. Bir Turk hoca ise herkesin onunde sana oyle bir laf ediyor ki, hem kisiligini zedeliyor o elestiri, hem yaraticiligini, hem de sonuca olumlu bir katki saglamiyor. Boyle boyle icimize kapaniyoruz, uretmeden arastirmadan sadece tuketiyoruz.
Lise ogrencileri arasinda gezerken, lise hayatinin tam bir kisilik savasi oldugunu bir daha hatirladim. Kizlar bir alem, erkekler bir alem. Hepsi sacini farkli yapinca kendinin farkli oldugunu dusunuyor. Hepsi cep telefonundaki durmaksizin mesajlasiyor. Birbirlerini kesiyorlar. Birbirleriyle laf yaristiyorlar. Birbirlerine buyuduklerini kanitlamak icin marihuana iciyorlar (ABD’de lise ogrencileri arasinda marihuana icmemis pek yok gibi). Hos marihuana icip birakiyorlar bir sure sonra. Bizde sigara icmeye basliyorlar o yasta ve omur boyu muptelasi oluyorlar. Herneyse, hayatimin o asamasini gectigim icin pek bir memnunum. Lise gencligi nerede olursa olsun hep bir alem.

(Asagidaki sac modeli cok yaygin lise ogrencileri arasinda.)


Bir de burada dogmus buyumus de olsa, yabanci aile cocuklarinin aksanlari cok dikkat cekici. Bir de benzer insanlar benzerleriyle (birds of a feather flock together) takiliyor. Cinli Amerikalilar bir grup, Hintliler baska, siyahlar baska bir grup, Orta dogu kokenliler bir grup, beyaz ABD’liler baska bir grup. Hos bizde de, ailelerinin ekonomik durumlarina gore gruplasmalar olur. Bizim beyazimiz (zenginimizle) siyahimizla(fakir) asla konusmaz, asla birlikte takilmaz. Zaten simdi ozel okullardan dolayi, bir zengin cocugunun bir fakir cocuguyla ayni okulda olmasi bile imkansiz.

Sonsoz: Biraz ABD’deki egitim sistemini oven bir yazi olmus. Oyle ABD asigi biri degilim. Eminim burada dogup buranin egitimini alsam, buranin egitim sistemini elestiriyor olacaktim. Ama Turkiye’de devlet okullarinda okuyup, oss’ye endeksli bir lise hayatim oldugundan Turkiye’nin sistemini elestiriyorum. Turkiye’deki egitim sistemi bizleri sinav vahsetine oyle sokuyor ki, uretkenligimizi, sorgulayiciligimizi, ozguvenimizi oyle tuketiyor ki. Bir gun cocugum olursa sirf onu bu oss vahsetine sokmamak icin, ozel okulda okutmamak icin yurt disinda yasamayi goze alirim.

No comments: