bir baska Turkiye donusu...

3 haftalik yogun Turkiye gezimi noktalayip tekrar dondum gurbet ellere. Hos Turkiye'de de kendimi gurbette gibi hissettim ama o ayri konu. Turkiye'den en cok sicacik sarilmalar, dost yuzler, icten sohbetler kaldi aklimda. Burada en cok ozlemini hissettigim, oradaki sevdiklerim sanirim. Bir de burada farkina varmadigim siradan kucuk seyler var. Ornegin radyoyu actigimda Turkce tinilar duyup dinledigim parcaya eslik etmek gibi veya bakkala gidip sevdigim gazeteleri alip ince belli cam bardakta cay icip sevdigim kose yazarlarini okumak gibi, bilmedigim bir yere giderken yolda birine adres sorup cevabini almak gibi, vapurda yanima oturanlarla memleket muhabbeti yapmak gibi, pazara gidip Bursa seftalisi secmek gibi, sokakta gordugunuz bir sokak kedisi ile oynamak gibi, isminizi herkesin dogru soylemesi ve anlamasi gibi. Liste uzar gider.

Ama bir de sevmedigim ve beni rahatsiz eden yonler var. Oncelikle burada sort-tisort yasam tarzindan cikip Turkiye'deki kendinizi Paris modasinin icinde buluyorsunuz, dis gorunuse bu kadar zaman ayirma ve markali kiyafetler giyen insanlar ustunuze ustunuze geliyor.Herkes uzerinde kocaman harflerle yazilmis markali tisortler, pantolanlar giyiyor. O markalarin burada hicbir onemi yok, ya da benim su andaki hayatimda onemleri yok sanirim. Bu dis gorunuse gereginden fazla zaman ayirma haricinde, insanlarin siniri ve sabirsizligi dikkatinizi cekiyor. Trafik tam bir kaos, sinyal verme diye bir olay yok, burada her kose basinda bulunan dur isareti yok orada, araba kullanmak sinir krizi gecirmeye denk. Trafikte ve trafik disi hayatin her alaninda gozunuzu acmaniz, firsat kollamaniz gerekmekte. Buraya alistiktan sonra Ankara'da karsidan karsiya gecmekte ne kadar zorladigimi anlatamam ya da otobuste bos koltuk kapmak icin yapilan dalavereler sonunda hep ayakta kaldigimi :) Bunlar haricinde bir de Turkiye'de belgeler sorunu var, bir pasaport uzatmak icin en az yirmi belge almisimdir, vesikalik fotograf denilen sey buralarda yok ama orada her devlet kurumu en az alti vesikalik fotograf istiyor, ne yaparlar bu fotograflari bilmem. Pasaport'ta tum nufus cuzdani bilgileri oldugu halde nufus cuzdani ve nufus cuzdaninin fotokopisi isteniyor, burada fotokopi makineleri de hayatin bir parcasi degil, bir de parmak izi olayi baslamis ki akillara zarar. Bir de sevgili milli egitim bakanligimiz, yurtdisinda ogrenim gordugume dair bir belge vermek icin yok tercumeli noter belgesi, yok diploma orneginin noter onayli fotokopisi, ve en az bir on belge daha istiyor. Burada noter diye bir olay da yok, zirt pirt nufus cuzdaninizi noterletmiyorsunuz. Bir daha asla Turkiye'den pasaport uzatmama karari aldim bunca belge kesmekesliginden sonra.

Biraz da gezdigim yerleri cektigim fotograflarla yansitayim. Her sehirden tek bir fotograf var simdilik.

Oncelikle Turkiye oncesi bir-iki gun kaldigim Chicago'nun Milennium Parkindan bir kare. (Aksam bu parkta gezmekten sismis ayaklarimla cimlere uzanip konser dinlemek cok hostu. )


Turkiye'deki ilk durak Ankara'dan...
(Dikmen Vadisinde sabah kosum sirasinda cektim, Turkiye'de sabah sporu yapan insanlar birbirine gulumseyip gunaydin demiyorlarmis, goz goze gelmekten, birbirlerine gulumsemekten kaciniyorlarmis onu farkettim, birkac kisiye gulumseyip gunaydin dedikten sonra yaptigim seyin garip oldugunu anladim, burada hemen hemen herkes birbirine gulumser oysa ki bu kosu yollarinda)


Ikinci durak Antalya'dan. (Antalya merkezin sicakligini nasil yansitabilirim bilmem, sadece gunesin isinlari olan su golge fotografima yer vereyim.)


Ucuncu durak Kemer'den.
(Kiraladigim bisiklet ile aksam turuna ciktigimda yakaladim bu kareyi)


Dorduncu durak Sivas'tan.
(Tatil boyunca cektigim en guzel kare bence. Yine sabahin korunde kalkip yuruyuse ciktim, gunesin yukselmesi sirasindaki yatay isik bana yardim etti bu karemde.Sabah serinliginde yola koyulan bir sepetci. Sokak saticilarin olmadigi ABD'den sonra insanin gozu boyle bir goruntuyu hemen ayirt ediyor.)


Ve son durak Istanbul'dan...
(Turkiye'nin incisi, gonullerin birincisi Istanbul sokak kedileri bakimindan Turkiye'de birinci sirada sanirim. Turkiye'de yasarken bir tane bile kedi fotografi cekmemisimdir, ama buradan dondukten sonra goze en farkli seylerden biri sokak hayvanlari.)

Istanbul'a bir kiyak cekip bir fotograf daha yayinlayayim. Mekan: Beyazid Cami


Kultur karsilastirmalari ile dolu bir gezi yazisinin sonuna geldim. Cekip sevdigim tum diger fotograflar pek yakinda buradalar.

6 comments:

tayfun said...

Bence sen ABD'ye alismaya baslamissin :)

Guzel fotograflar bu arada.

nurvenur said...

Haklisin galiba Tayfun. Hayat burada cok kolay, dertsiz, tasasiz. Bir de hasretlik olmasa:((

Moonshine said...

Hosgeldin Yeni Dunya'ya!

Insan surekli seyahat edince gercekten de neresi ev, neresi gurbet birbirine karistiriyor bir sureden sonra.

Millenium Park fotografin (ve diger butun fotograflar) cok cok guzel! Ama ozellikle "Sivas" fotografina bayildim.

Ben de cok yakin zamanda Millenium Park konserleriyle ilgili bir yazi yazdim, ne tesaduf :)

nurvenur said...

Cok tesekkurler Moonshine. Sen de hosgeldin.

Orada ayri bir yabanci burada ayri bir yabanci kaliyorum. Yurt degistirenlerin genel sorunu sanirim. Sonucta heryer gurbet gelecek bana herhalde.

Benim de en sevdigim fotografim kesinliklie Sivas'ta cektigim.

Millenium park konserleri kesinlikle Chicago'nun gozbebegi, cok sanslisiniz, ne diyeyim:)

Sera said...

yine çok hoş fotoğraflar. demek döndün USA'e. Yolculuk denen şey çok garip bir olay.

nurvenur said...

Cok tesekkurler fotograflar icin yorumun icin.

Donduk bakalim tilki dukkanina:((