modern times

Modern Zamanlar: Ilk olarak adini Odtu'de teknoloji ve felsefe dersi alirken duymustum. O zamandan beri izlemek istedigim bir filmdi. O aralar dvd'sini bulamamistim. Burada kutuphanenin klasik filmler almaya baslamasiyla gecen hafta izleme firsati buldum.

Oncelikle cok sevdigimi belirteyim. Sessiz filmlere karsi hep onyargiyla bakmis, biraz kucumsemis biriyim maalesef. Ozellikle cogu sessiz filmin sakarliklar uzerine komedi olmasi, beni iyice uzaklastirmistir onlardan. Bir ara Paul Auster'in "yanilsamalar kitabi"-ndan sonra sessiz film izlemek icin gizli bir merak uyanmisti icimde. Yine de cabuk bastirdim bu meragi. Ta ki gecen haftaya kadar. Hayatimda bilincli olarak izledigim ilk sessiz film: Modern Zamanlar

Neyse filmden bahsedeyim biraz. Oncelikle film sessiz degil. Charlie haric diger insanlarin konusmalari az da olsa var. 1936 yilinda cekilmis. Yani sessiz filmden sesli filme gecme zamanlari. Yine de arada bir siyah bir ekranda aciklayici yazilar cikmakta, sessiz filmlerin kacinilmaz ogesi olan. Charlie masum, iyi niyetli, yardimsever, ama birazcik sakar. Sanirim butun filmlerinde karakteristik ozellikleri ayni.

Filmin en sevdigim bolumu ve en cok aklimda kalan bolumu, ilk bastaki fabrika sahnesiydi.
Burada Charlie bir fabrikada vida sikmak isini yapmaktadir. Patron iscilerden maksimum verimi almak icin elinden gelen her yolu denemektedir. Iscileri gorebildigi bir kamerasi vardir. Bu kamera ile Charlie tuvalette sigara bile icemez. Charlie sigarasini yaktiginda televizyonda patron cikar ve ise donmesini soyler. Burada insan 1984'u 'big brother is watching you' sendromunu hatirlamakta. Acaba kitap mi once yazildi, film mi once cekildi merak ettim dogrusu.

Fabrikada verim artirmak icin en ilginc fikirlerden biri yemek yeme makinesiydi. Iscilerin yemek molasina cikarak verimi dusurdugunu iddia eden bir firma, isciler calisirken de yemek yiyebilecekleri bir makine pazarlamaya calismaktadir. Makine Charlie uzerinde denenir, ama sonuclar pek iyi cikmaz:) O sahne gercekten komikti.



Bir baska islenen fikir ise insanlarin makinelestirilmesi idi. Makinelerin hizina ayak uydurmaya calisirken iscilerin makinelesmesi. Yaptiklari is vucutlarinin bir parcasi calismadiklari zamanlarda bile. Yukaridaki fotografta Charlie sakarligi sayesinde makinenin icine girmekte ama isine yine de devam etmekte. Sanki makineyle butunlesmis gibi, onun bi parcasi olmus.

Fabrika sahnesinden sonra olaylar birbirinden kopuk gelismekte. Biraz Turk filmi tadinda. Masum Charlie, fakir ama iyi kalpli, arada bir yiyecek hirsizligi yapan bir kizla tanisir sans eseri. Birlikte bir evde yasama hayalleri kurarlar. Sonra yasamaya da baslarlar. Charlie bu arada yine bir hapse girer, tamamen masum sebeplerden oturu. Hapisten ciktiginda kizi daha bir zengin olarak gorur. Cunku, sokakta dans eden kizi bir gazinocu kesfetmistir. Neyse filmin sonunda Charlie'de o gazinoda sarkici ve garson olarak calismaya baslar.

Filmin en sonunda, unutulmaz bir sarki sahnesi var. Charlie sarkinin sozlerini bir kagida yazar, ezberleyemistir. Sahneye ciktiginda kagidi bulamaz. Tum sozlerini kendi uydurdugu Fransizca Italyanca sozlerden olusmus, ama hicbir anlami olmayan su sarkiyi soyler.



Sonuc: filmi sevdim, ozellikle verdigi mesajlar tartismaya acik. Bir bilgisayar muhendisi olarak isimi ben de vucudumun bir parcasi olarak hissediyorum. Verim artirmak icin laptoplar kesfedildi bugunlerde. Insanlar gece gunduz evlerinde bile calisabilsinler diye. Cogu zaman ogle yemegini bilgisayarin basinda yiyorum. Yani makineler degisti, ama makinelesmemiz durmadi.

1 comment:

tarkan ikizler said...

Chaplin'in kişisel yorumunu ve sanatçılığını en iyi şekilde yansıttığı filmi diyebilirim... bence sadece konuya takılmışsınız çok daha farklı bir şekilde bakmayı denemelisiniz... mesela bir sahne seçin ve Chaplin'in yaptığı hareketlerin aynısını yapmaya çalışın... Ne oldu? çok zormuş değil mi? bu arada 1984 ün temel fikirlerini aldığı başka eserler de var mesela (mutlaka) Metropolis'i seyredin, bu size başka kapılar açacaktır... bu tip filmlerin çekilmesinden 50 yıl sonra bile geri kalmış ülkelerde traktör büyük bir şeymiş gibi algılanırken, toplu ve seri üretim yapılmasının insanlara getireceği baskıyı o zamanlar düşünebilmeleri her şeyden çok ama çok daha önemli... lütfen eski filmleri seyrederken günümüz uyduruk amerikan filmlerini seyrediyormuş gibi değerlendirmeyin... bir dış sahne çekimi için bile haftalarca rüzgârın kesilmesinin beklendiği olurmuş, kapalı mekânlarda çekim yapmak için aydınlatma, film hassasiyeti ve tüm ekipman teknik olarak çok ilkelmiş... ona rağmen bu insanlar başyapıtlar yaratmışlar... Chaplin'in tüm filmlerini seyretmenizi tavsiye ederim... çok gülerek seyretseniz de tüm Chaplin filmlerinin getirdiği bir hüzün de vardır ki ağlatacak kadar üzücü bir film seyretseniz bu kadar derindeki duyguları yaralayarak bir şeyler hissetmenizi sağlayamaz...